Parlamenter Sistem Türkiyeye Ne Zaman Geldi ?

Dost

New member
Parlamenter Sistem Türkiye'ye Ne Zaman Geldi?

Parlamenter sistem, Türkiye'nin siyasi tarihindeki önemli dönüm noktalarından birini oluşturur. Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarından itibaren Türkiye'nin siyasi yapısının evriminde, parlamenter sistemin yerleşmesi büyük bir rol oynamıştır. Peki, parlamenter sistem Türkiye'ye ne zaman gelmiştir? Bu yazıda, Türkiye'de parlamenter sistemin nasıl bir tarihsel süreç içinde kurulduğunu, özelliklerini ve bu sistemin gelişim aşamalarını inceleyeceğiz.

Parlamenter Sistem ve Temel Özellikleri

Parlamenter sistem, yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirinden ayrıldığı, fakat birbirleriyle etkileşim içinde olduğu bir yönetim biçimidir. Bu sistemde, hükümetin başı olan başbakan, yasama organı olan parlamentonun güvenine dayanarak görevine devam eder. Başbakan, devlet başkanı olan cumhurbaşkanından bağımsız olarak, parlamentonun içinden çıkar ve genellikle en büyük partinin lideri olur. Ayrıca, parlamenter sistemde hükümetin kurulabilmesi için seçilen parlamento üyelerinin çoğunluğunun desteği gereklidir.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Parlamenter Sistem: Mebusan Meclisi

Osmanlı İmparatorluğu'nda modern parlamenter sistemin ilk örnekleri 19. yüzyılda görülmeye başlanmıştır. Tanzimat dönemiyle birlikte, Osmanlı yönetimi daha modern ve merkeziyetçi bir yapıya geçmeye çalıştı. 1876 yılında II. Abdülhamid’in saltanatının başında, ilk Osmanlı meclisi olan Mebusan Meclisi kurulmuştur. Bu, Osmanlı'da halkın, özellikle de milletvekillerinin, yönetime katılmaya başladığı bir dönemdir. Mebusan Meclisi, Tanzimat reformlarının bir parçası olarak oluşturulmuş ve Osmanlı'da bir tür parlamenter yapı denemesi olmuştur. Ancak, II. Abdülhamid’in anayasal düzeni askıya almasıyla bu meclis 1878 yılında kapatılmıştır. Bu dönem, parlamenter sistemin Osmanlı'da yerleşmeye çalıştığı ancak çeşitli siyasi engellerle karşılaştığı bir dönemi işaret eder.

Cumhuriyetin Kuruluşu ve Türkiye'de Parlamenter Sistemin Başlangıcı

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı İmparatorluğu'nun monarşik yapısından farklı olarak, halk egemenliğine dayalı bir Cumhuriyet kurmayı hedeflemiştir. 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiş ve parlamenter sistemin temelleri atılmaya başlanmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra, Türk siyasi hayatında yasama ve yürütme arasındaki ilişkiyi düzenleyen ilk adım, 1924 Anayasası olmuştur.

1924 Anayasası, Türkiye'de parlamenter sistemin kurumsal olarak işlemesini sağlayan temel yasadır. Bu anayasa ile birlikte, Türkiye’de Cumhurbaşkanı olan devlet başkanının yetkileri sınırlanmış, başbakan ve kabine de parlamentoya bağlı olarak yönetimi devralmıştır. Başbakan ve hükümet, Cumhurbaşkanı tarafından atansa da, parlamentonun güvenini kazanmak zorundaydı. Bu özellikler, Türkiye'nin parlamenter sistemin ilk örneklerini kabul ettiğini göstermektedir.

1924-1960 Dönemi: Parlamenter Sistemin İlk Uygulamaları

1924'ten itibaren Türkiye’de parlamenter sistemin uygulamaları başladı. Cumhuriyetin ilk yıllarında tek parti dönemi egemen olsa da, 1946 yılında çok partili hayata geçiş süreciyle birlikte parlamenter sistem daha belirgin bir şekilde işlemeye başladı. 1946’da Demokrat Parti’nin kurulması ve 1950’deki seçimlerin Demokrat Parti'nin zaferiyle sonuçlanması, Türkiye'de çok partili parlamenter sistemin işleyişine dair önemli bir adım olmuştur.

1946 seçimleriyle birlikte Türkiye, tek partili yönetimden çok partili yönetime geçmiş ve parlamenter sistemin temelleri daha da güçlenmiştir. 1950 seçimlerinin ardından Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte, hükümetin parlemento ile olan ilişkileri daha da belirginleşmiştir. Ancak, bu dönemde özellikle iktidar değişiklikleri, 27 Mayıs 1960’ta gerçekleşen askeri darbe ile son bulmuş ve parlamenter sistemin işleyişine müdahale edilmiştir.

1961 Anayasası ve Parlamenter Sistemin Güçlenmesi

27 Mayıs 1960’taki darbe sonrasında, Türkiye’de yeni bir anayasa hazırlığına gidilmiştir. 1961 Anayasası, Türkiye’deki parlamenter sistemi daha da güçlendiren ve denetleyici mekanizmalarla pekiştiren önemli bir adımdı. Bu anayasa, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini sınırlayarak, yürütme gücünü başbakana ve kabineye devretmiştir. Ayrıca, yasama organı olan TBMM’ye daha geniş bir yetki verilmiş, hükümetin parlamento karşısındaki hesap verme sorumluluğu güçlendirilmiştir.

1961 Anayasası, parlamenter sistemin Türkiye’de daha stabil bir şekilde işlemesine olanak tanımış, ancak 1970’lerin sonlarına doğru ekonomik ve siyasi istikrarsızlıklar, hükümetin güçlükle çalışmasına yol açmıştır. Bu durum, zaman zaman hükümetin Parlamento ile olan ilişkilerinin gerilmesine ve sonunda koalisyon hükümetlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

1982 Anayasası ve Parlamenter Sistemdeki Değişiklikler

1980’lerde yaşanan askeri darbe sonrasında, 1982 Anayasası ile Türkiye'deki parlamenter sistemin işleyişinde bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu anayasa ile birlikte, özellikle Cumhurbaşkanının yetkileri artırılmış ve başbakanın rolü bir ölçüde zayıflamıştır. Bu dönemde, hükümetin kurulumunda Cumhurbaşkanının daha fazla etkisi olmuş ve Türkiye’deki parlamenter sistemin işleyişi daha merkeziyetçi bir hale gelmiştir. Ancak, parlamenter sistemin varlığı devam etmiştir.

Parlamenter Sistemden Başkanlık Sistemine Geçiş

2000’li yılların başından itibaren Türkiye'deki siyasi gelişmeler, parlamenter sistemin işleyişine dair önemli tartışmalara yol açmıştır. 2017 yılında yapılan referandum sonucu Türkiye, parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş yapmıştır. Bu değişiklikle birlikte, Cumhurbaşkanının yürütme yetkileri büyük ölçüde artırılmış ve başbakanlık makamı kaldırılmıştır.

Sonuç olarak, Türkiye'deki parlamenter sistemin tarihsel gelişimi, Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarından Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar uzanan bir süreçtir. Parlamenter sistemin Türkiye'ye geliş süreci, birçok tarihsel olayla şekillenmiş ve zamanla ülkenin siyasi yapısına entegre olmuştur. Ancak, günümüzde yapılan anayasa değişiklikleriyle bu sistemin yerini başkanlık sistemi almıştır.