Vesayet Savaşı Ne Demek ?

Dost

New member
Vesayet Savaşı Nedir?

Vesayet Savaşı, Türkiye'de siyasi tarihinde önemli bir dönemeç olarak kabul edilir. Bu terim, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren devletin ve ordunun siyasete müdahale ettiği, demokratik sürecin sınırlı olduğu ve askeri güçlerin politikaya belirleyici bir rol oynadığı dönemi tanımlamak için kullanılır.

Vesayet Savaşı, genellikle 1960'ların sonlarından 2000'lerin başlarına kadar uzanan bir zaman dilimini ifade eder. Bu dönem boyunca, askeri müdahaleler, darbeler, siyasi partilerin kapatılması ve sık sık değişen hükümetlerle Türkiye'nin siyasi istikrarsızlığı dikkat çeker. Bu süreç, sivil siyasetin askeri vesayet altında olduğu bir ortamı yansıtır.

Vesayet Savaşı'nın Kökenleri

Vesayet Savaşı'nın kökenleri, Türkiye'nin kuruluşundan itibaren şekillenen siyasi, kültürel ve tarihsel dinamiklerle yakından ilişkilidir. Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğindeki modernleşme ve laikleşme çabaları, orduyu toplum üzerinde belirleyici bir rol oynaması gereken bir kurum olarak görmesine yol açtı.

Askeri vesayetin temelleri, çok partili siyasi sistemin kurulmasının ardından atıldı. 1946'da çok partili seçimlerin yapılmasına rağmen, ordu siyasete karşı derin bir güvensizlik duyuyordu. Askeri elit, siyasi sürece müdahale etmek ve istikrarı sağlamak amacıyla, gerektiğinde müdahale etme hakkını kendinde gördü.

Vesayet Savaşı'nın Anahtarı: 27 Mayıs Darbesi

Vesayet Savaşı'nın önemli bir dönüm noktası, 27 Mayıs 1960 darbesidir. Bu darbe, Demokrat Parti'nin (DP) iktidardan devrilmesine ve askeri yönetimin başa gelmesine yol açtı. Darbenin ardından ordu, siyasi hayata doğrudan müdahale etme konusunda kendini haklı gördü ve sık sık siyasi parti kapatmaları ve hükümet değişiklikleri gibi adımlar attı.

27 Mayıs darbesi, askeri vesayetin açık bir örneği olarak Türk siyasi tarihine kazındı. Bu darbe, askeri elitin demokratik süreçlere müdahale etme hakkını meşrulaştırdığı ve siyasi otoritenin ordu tarafından sıkı bir şekilde denetlendiği bir dönemin başlangıcını işaret etti.

Vesayet Savaşı'nın Devamı: 12 Eylül Darbesi

27 Mayıs darbesinin ardından, Türkiye siyasi istikrarsızlıkla boğuşmaya devam etti. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri de dahil olmak üzere bir dizi askeri müdahale yaşandı. Ancak, 12 Eylül darbesi, askeri vesayetin doruk noktası olarak kabul edilir.

12 Eylül 1980'de gerçekleşen darbe, ülkeyi sıkı bir askeri rejime soktu. Anayasa askıya alındı, siyasi partiler kapatıldı, binlerce kişi tutuklandı ve insan hakları ihlalleri yaşandı. Bu dönem, Türkiye'nin demokratik açıdan en karanlık ve baskıcı zamanlarından biri olarak hatırlanır.

Vesayet Savaşı'nın Sonu

Vesayet Savaşı'nın sonu, 2000'li yılların başlarında gerçekleşti. 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) iktidara gelmesi, askeri vesayetin azalmasına ve demokratikleşme sürecinin hızlanmasına yol açtı. AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte, askeri elitin siyasi gücü giderek azaldı ve sivil siyasetin önemi arttı.

Bu dönemde yapılan anayasa değişiklikleri, askeri vesayetin kademeli olarak ortadan kalkmasına katkı sağladı. Ordu, siyasi sürece müdahale etme yetkisini yitirdi ve demokratik süreçler sivil siyasetin denetimine girdi. Bu, Türkiye'nin demokratikleşme ve insan hakları alanında önemli adımlar attığı bir dönemin başlangıcını işaret etti.

Vesayet Savaşı'nın Etkileri ve Sonuçları

Vesayet Savaşı'nın etkileri Türk toplumunda derin izler bıraktı. Bu dönemde yaşanan askeri müdahaleler ve siyasi istikrarsızlık, toplumun güvenini sarsarak demokratik sürece olan inancı zayıflattı. Ayrıca, insan hakları ihlalleri ve baskıcı uygulamalar da toplumda büyük infial yarattı.

Ancak, Vesayet Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte, Türkiye demokratikleşme sürecine ivme kazandırdı. Sivil siyasetin güçlenmesi, demokratik kurumların işleyişinin güçlenmesi ve insan haklarının korunması gibi alanlarda ön